
"Perileri Serbest Bırakın"
Bu digital tasarım, Türkiye'deki "Peri Bacaları" adlı bir doğa harikasına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Siteyi sıcak hava balonlarıyla gezmek başlıca turistik cazibe merkezidir; ancak bilet fiyatlarının yüksek olması nedeniyle orada yaşayan yerel halk bu yolculuğu karşılayamıyor. Üstelik şirketler artık sitenin etrafındaki ideal fotoğraf noktalarında fotoğraf çekmek isteyenlerden para bile almaya başladı. Doğa harikalarının bu özelleştirilmesi ve genel olarak insanların dünyadaki tarihi, doğal veya sanatsal yaratımları görmek için para ödemek zorunda kaldıkları bilet kültürü bu parça ile eleştirilir.

"Romeo ve Juliet"
-Dijital kolaj-
Bu kolaj, oyunu okur okumaz insanın aklına gelmeyen iki kavramın etrafında şekilleniyor: uzay ve okyanus. Kolajın alt kısmındaki deniz kızı Juliet'i, yanmış kanatlı erkek ise Romeo'yu temsil ediyor. Bir deniz kızı ile bir melek arasındaki karşıtlığın nedeni, yasak aşklarından kaynaklanmaktadır. Bir deniz kızı okyanustan ayrılamaz, aynı şekilde bir melek de kanatları ıslanacağı için okyanusa giremez. Birbirlerine ulaşamamaları, ailelerinin kan davası olan Romeo ve Juliet'in arasındaki engelin bir temsilidir. Romeo'nun yanmış kanatlarının arkasındaki sebebin, sonunda ona zarar veren yoğun aşkı olduğunu hayal ettim. Birlikte olamasalar da Romeo'nun üzerinde durduğu gemiden çıkan zincir sayesinde birbirlerinden de ayrılamazlar. Bu zincir, kaderi ve Romeo'nun Juliet için sürekli geri gelme nedenini temsil ediyor. Kolajın sağ tarafında yer alan gül resmi "A rose by başka bir isim olsa tatlı kokardı" satırına bir göndermedir ve aynı zamanda Dökülen iksir/zehir oyunun sonundaki trajediyi temsil eder.İksirin dökülme şekli oyundaki şiddeti temsil etmesi için kasıtlı olarak hançer veya kılıç görünümünde yapılır ve oyunun sonu Juliet'in kendini bıçakladığı oyun.

"Yaratıcılık eksikliği"
Benim için yaratıcılık problem çözmek ve sanat için, dolayısıyla toplumsal geliÅŸme için gereklidir ve yaratıcılığın olmaması tatmin edici olmayan bir hayat yaÅŸamak demektir. Herhangi bir yaratıcılığın olmadığı bir hayatı temsil etmek istedim. Umarim beÄŸenirsiniz:)

"Kentsel Hüzün"
-Hayali bir kitap kapağı-
Bu kitap kapağı, yaklaşık bir yıl önce karşılaştığım bir gönderiden ilham aldı. "Tren istasyonunda, 7/24 açık bir pazarda, otomattan kola alırken, pencereden şehrin ışıklarını izlerken, pencereden şehrin ışıklarını seyrederken yaşanan o garip hasret duygusu. akşam 5'ten sonra işlek bir caddede amaçsızca yürümek, sanki hayatınızda bir şeyler eksikmiş ve hiç yokmuş gibi bir daha geri gelmeyecekmiş gibi hissetmek, o anlaşılmaz şehir hüznü." Bu izolasyon hissini ve her türlü anlamlı insani etkileşim ve ilişkilerden mahrum bırakılma hissini bir satış makinesi sembolü aracılığıyla aktarmak istedim. Normalde insanın bir şey satın alabilmesi için en azından başka bir insanla etkileşim kurması gerekir, ancak bu kentsel icat buna bile izin vermiyor. Üzüntünün renk sembolizmi için dururken mavi ışığın aynı zamanda anlamsız şehir yaşam tarzının da sembolü olabilecek ofis ışıklarını ifade ettiğini düşünüyorum.
milyonlar, tarafından köleleştirildi
​
Teslim alma penceresinin içindeki ürünler kola ve Hershey's bardır. İlgili yazı karakterleri, bu büyük şirketlere atıfta bulunmak için kullanılır. Bu öğelerin üzerindeki metin, hayali yazarların adıdır. Jean-Paul Colleyn'i Marc Augé ile birlikte süpermoderniteye değinen bir antropolog olduğu için seçtim.
"Şemsiye nasıl icat edilmedi"
Bu benim yaptığım bir animasyon. Umarim beğenirsiniz:)

"yarışı kazan"
İnsanların toplumsal baskı nedeniyle monoton bir hayata nasıl sıkışıp kaldıklarını, normların tanımladığı ÅŸekilde baÅŸarılı olmaya çalıştıklarını düÅŸündüÄŸümü ifade etmek istedim. Bence gerçek baÅŸarı ve mutluluk hayattaki kendi arzularımızın peÅŸinden koÅŸmaktan gelir. .